AB Liderler Zirvesi ilk gününde Türkiye ve Doğu Akdeniz ile ilgili karar metnini yayımladı.
AB bu hafta raporumda yazdığım ve sizlerle paylaştığım yönde karar aldı.
Gerilimi düşürücü eylemler devam ettiği sürece Türkiye ile kademeli, orantılı ve geri dönülebilir şekilde iş birliğini geliştirmeye hazır olduğu ifade ediliyor. Buradaki "geri dönülebilir şekilde" ifadesi Türkiye’ye olan güvensizliğin dışa vurumu.
Türkiye’deki AKP iktidarının pek çok söz verdiği anlaşılmakta. AKP iktidarının sözüne güven kalmadığı için de yatırımları masada tutarak ama olası bir iki pozitif adımın da sadece adını anıp karar almayarak Haziran’a kadar süreci izleyecek.
Sonuç bildirgesinde "istikrarlı ve güvenli Doğu Akdeniz konusunda Türkiye ile iş birliğini geliştirmenin AB’nin stratejik çıkarına olduğu belirtilerek, "Doğu Akdeniz’de yasadışı sondaj faaliyetlerinin devam ettirilmemesini ve Yunanistan ile Türkiye arasında ikili görüşmelerin yeniden başlamasını memnuniyetle karşılıyoruz" deniliyor.
Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi fikrine kapı aralanırken, AB Komisyon’a Türkiye ile öngörüşmelere başlama talimat veriliyor.
AB Konseyi de bu görüşmelere paralel olarak Gümrük Birliği’nin modernizasyonu için kendi çalışmalarını yürütecek.
Almanya, insan haklarını gerekçe göstererek Gümrük Birliği’nin modernizasyonu görüşmelerini bloke etmişti. Şimdi Merkel böyle bir krizde onu tekrar ısıtıp masaya getiriyor ama sadece kapı aralanıyor, kapı açılmıyor. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu başlasın kararı yok. Önçalışma ile zaman kazanma var.
Yüksek düzeyli işbirliğinin geliştirileceği alanlar olarak şunlar sayılıyor; kamu sağlığı, Covid-19, iklim krizi, terörle mücadele ve bölgesel konular. Muğlak, yuvarlak ve genel sözler. Daha çok siyasi Türkiye’deki iktidarın PR’ına yönelik bir çağrışımı var.
Türkiye’deki 4 milyon Suriyeli göçmene finansal yardım sağlamanın yollarını araması için AB Komisyonu’na talimat verildi. Yeni bir Göç Mutabakatı için hazırlık yapılıyor. Erdoğan’ın mültecileri Avrupa’ya göndermesinin önü, AB finansmanı ile sınır güvenliği sağlanarak engellenmiş olsa da AB ülkeleri itibarlarını zedeleyecek yeni bir mültecilerin sınıra yığılacağı kriz istemiyor.
Bildiride Türkiye’ye yapılan çağrılar:
• Uluslararası hukukun tek taraflı ihlalinden ve provokasyonlardan kaçınılmalı.
• Temel haklar ve hukukun üstünlüğü meseleleri ana endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
• Siyasi partileri, medyayı hedef alan yaklaşımlar ile birlikte son dönemde atılan adımlar ve alınan kararlar insan hakları konusunda ciddi bir gerilemeye işaret ettiği gibi aynı zamanda Türkiye’nin demokrasi, hukuk ve kadın hakları alanındaki sorumluluklarına ters düşüyor. Bu alanlardaki diyalog AB-Türkiye ilişkilerinin vazgeçilmez bir parçası olmaya devam ediyor.
• Türkiye’den Libya, Suriye ve Güney Kafkaslardaki krizlere bölgesel çözümlere olumlu katkı sağlamasını bekliyoruz.
ABD Başkanı Biden’ın da katıldığı toplantı, ABD ile AB’nin sadece Türkiye politikası değil transatlantik alanda ortak hareket edeceklerini vurgulayan önemli bir boyuttu.
Sonuç bildirgesinin satır araları bize ne söylüyor:
• AB liderleri ve ABD yönetimi Erdoğan iktidarı ile uzlaşma arıyor. Erdoğan iktidarının zafiyetlerini kendi lehlerine kullanarak çeşitli alanlarda istedikleri tavizleri koparmak amacı ve bu yönde sonuç aldıkları net olarak görülmekte.
• AB liderleri ve ABD bunu yaparken aynı anda Demokles’in kılıcı gibi yaptırımları sürekli masada tutacak.
• AB’nin geçen sonbaharda yeni stratejimiz diye açıkladığı "havuç / sopa" çizgisi sonuç bildirgesinde kendisini gösteriyor. Bir yandan AKP iktidarının onlara göre yapması gerekenleri ve yapmaz ise uygulayabileceği yaptırımları sıralıyor, diğer yandan istekleri yerine gelirse "atma ihtimali olan" olumlu adımları sıralıyor. İktidarın yüzünden ülkemizin bu duruma düşmüş olması hicap vericidir.
• Pozitif gündem adı altında sıralanan hiçbir konuda AB taahhüt altına girmiyor. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu en somut konu, onda dahi önhazırlık ile geçiştirme söz konusu. Zaten uzun sürecek bir süreç Gümrük Birliği’nin modernizasyonu. Göç anlaşmasında, Doğu Akdeniz’de istenenleri elde edebilmek için iyi bir kart Gümrük Birliği’nin modernizasyonu.
• Sonuç bildirgesi insan hakları ve demokratikleşme konularını kısaca eleştirerek geçiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshini dahi anamıyor çünkü kendi üyeleri arasında onaylamayan ülkeler olduğu gibi onaylayıp feshedecek olan da var.
• Türkiye’nin AB sürecinden hiç bahsedilmiyor. Müzakere başlıkları da pozitif gündemin parçası değil. Erdoğan ve Merkel’in Türkiye için yeterli gördüğü "stratejik ortaklık" / "imtiyazlı ortaklık"a göre bir sonuç bildirgesi.
• Türkiye, Aralık’tan bu yana Brüksel, Paris, Berlin, Washington ile bu zirvenin sonuçlarını müzakere ediyor. Öncesinde çok keskin pozisyonlar aldığını biliyoruz. Şimdi bu sonuç bildirgesine bakınca, taviz istenen – ve anlaşılan- alanları görüyoruz ama Türkiye’nin ne aldığını anlamak güç.
• Haziran ayına ertelenen karar ile de bitecek bir süreç değil bu. İnişler, çıkışlar, krizler devam edecektir.
Kader Sevinç
CHP Avrupa Birliği Temsilcisi
Brüksel